Okul yıllarımda resim sanatına karşı yoğun bir ilgim vardı, bu konuda hiçbir eğitim almamış olmama rağmen kabiliyet olsa gerekti diye düşünüyorum.
Resim dersinde hocamızda bu özelliğimi fark etmiş ki birkaç kez bana “senin bulunduğun sınıfta ben resim dersi vermem “ diyerek kendisi dersi benim yaptırmamı istemişti, hocamız şöyle derdi tamam ben eğitmenim ama sende de kabiliyet var sen arkadaşlarından farklısın bu yeteneğini değerlendir.
Tabi o zamanlar biz aile olarak ekonomik zorluklarla boğuşmaktayız nerde öyle resim dersleri falan, hayal bile edemezdim parasızlıktan ve ağır siyasi baskılardan dolayı. Ben zaten okulu bile zorla okuyordum.
Fakat resimde benim için bir tutku olmuştu o zamanlar Sultan Ahmet Camii bahçesi sanki daha da bir güzeldi, bahçeden Cami çok mükemmel görünürdü işte bende o küçük yaşıma rağmen 16-17 yaşındayım bahçede Sultan Ahmet Caminin resmini "kara kalem" usulü çizerdim ve oradaki bilhassa Alman turistler bu kara kalem çalışmama bayılırlar ve bana para vererek o resimlerimi alırlardı.
Günde iki yada üç resim yapabiliyordum gerçi hep aynı manzarayı yaptığımdan artık ezbere bile çizecek hale gelmiştim, birde kırık dökük bir resim şövalyem vardı böyle büyük sanatçılar gibi havalı bir şekilde resim yapmam o turistlerin çok, ama çok hoşuna giderdi.
Tabi evimiz Maltepe de olduğundan resim şövalyesini getirip götürmem zordu bu yüzden oradaki bir lokantadan rica etmiştim, bırakabilir miyim diye onlarda müsaade etmişlerdi.
Sadece kağıtlar ve kalemlerimi taşırdım bayağı bir sürede yaptım bu resimleri ve parada kazandım resim başı 5- 10 mark verirlerdi bana da yeterdi zaten haftada 3 gün giderdim en az.
Bir gün gazetede bir ilan ya da bir davet türü yazı okudum bu uluslar arası bir resim yarışmasıydı Japonya’da yapılacaktı katılacak eserlerin boyutu, içeriği falan anlatılıyordu ve ben hala nasıl olduğunu bilemediğim bir biçimde bu dünya çapında olacak yarışmaya katılmaya karar verdim, nasıl olurdu bilemiyorum ama katılacaktım.
İşte resim dedin mi duramıyordum yerimde. 4 adet resim yaptım ve mahallemizdeki en kültürlü bir büyüğümüz olan ağabeye de eseri göndereceğimiz adresi belirleyip posta yoluyla gönderdik.
Aradan uzun bir zaman geçti, ben tam unuttuğum bir tarihte üzerinde bolca pul olan ince uzun zarfla bir yazı geldi bizim evin adresine.
Açtığımızda iki adet yazı vardı bu zarfın içinde biri Japonya’dan resim yarışmasının yapıldığı yerden, diğeri de Almanya’daki bir üniversiteden, tabi ikisi de İngilizce yazılı olduğundan ben okuyamadım gene mahallemizdeki o kültürlü ağabeye gittim mektubu verdim, o da okuyup tercüme edemedi ama onun tanıdığı ingilizcesi çok iyi olan birine gittik.
Adam yazıyı tercüme ederek okuduğunda ben yerimde duramaz olmuştum bu yarışmada ben dereceye girmişim Dünya 4.olmuşum ve bana da bir ödül göndermişler ayrıca her katılan yarışmacı yaşını belirttiği için Almanya' dan gelen ikinci yazıda da beni Almanya’da bir üniversiteye davet ediyorlardı.
Adamlar şaşırmıştı sen bu yaşta nasıl böyle duygu içeren resimler yapabilirsin diye, bana bu konuda eğitim vermek istiyorlar ama beni bunun için de Almanya’ya davet ediyorlardı, tabi ben müthiş sevinmiştim ama biliyordum ki ekonomik sebeplerde dolayı bu imkansız dı ve öylede oldu, gidemedim. Ekonomik zorluklardan dolayı o zamanlar sadece Maltepe'den Cağoloğlu Sultan Ahmet Cami civarlarına gidip gelebilirdim.
Sonraları bu gidiş gelişlerin birinde Cağoloğlu’ndan aşağıya Sirkeci iskelesine inerken bir binanın önünde benim gibi elinde resim dosyası olan gençler gördüm. Ben her halde bunlarda ressam dedim ve yaklaşıp sordum, onlarda bana biz karikatüristiz dediler. Bende şaşırarak o ne abi dediğimde ellerindeki dosyaların içinde bulunan karikatürleri gösterdiler.
Bulundukları binanın önü meğerse Günaydın gazetesi imiş ve Gırgır dergisi de o gazetenin ekiydi, bu karikatürleri çizenler orada bekliyorlar amatör çizerler grubu bunlar eğer eserleri beğenilir ve yayınlanırsa para alıyorlarmış.
Ben bunu duyunca şaşırdım içimdeki müteşebbis ruhum resim yapma ruhumun önüne geçmişti ve "ne yahu siz bu yamuk yumuk çizimlere paramı alıyorsunuz" dedim ben ressamım portre yapıyorum zar zor para alıyorum siz burada bu cin ali çizimlere para mı alıyorsunuz sorusunu sorduktan sonra, bende yapabilir miyim dedim ve artık karikatür sanatıyla da tanışmış oldum.
Tabi bu tanışmam uzun bir zaman aldı ve bende çizdim. Daha sonrada ailemizin içinde bulunduğu ekonomik sorunlardan dolayı daha çok para lazım olması sebebiyle bir reklam şirketinde işe başladım çünkü orada da resim yapabilme şansım vardı bu işimi de severek yaptım ve askerlik zamanına kadarda bu işle uğraştım.
Murat KAPAN